Nasıl sağlıklı kalınır?

Anasayfa » Psikolojik Sağlık » Nasıl sağlıklı kalınır?

Sağlıklı Kalmanın İlk Adımı: Duygusal dayanıklılığımızı artırmak!
 
Psikolojik sağlığımızı korumanın ve sağlıklı kalmayı sürdürebilmenin en önemli koşullarından biri duygusal dayanıklılığımızı arttırmaktır. Duygusal Dayanıklılığın ne olduğunu anlamak için farklı kişilik özelliklerini anlamada kullanılan beş büyük faktör kuramından faydalanabiliriz. Bu 5 etmen; Açıklık, Sorumluluk, Dışadönüklük, Uyumluluk ve Duygusal Dengedir. Biz bu yazımızda Duygusal Denge etmenine odaklanacağız. Bu modele göre duygusal dengeli kişiler; strese daha az tepkisel davranırlar. Sakin ve soğukkanlıdırlar. Daha az gergin ya da tedirgindirler. Genellikle hayatları hakkında daha mutlu ve tatminkâr hissederler. Duygusal dengesi düşük olan kişiler ise daha kaygılı, gergin, öfkeli ve tepkiseldirler. Depresyona girme oranları daha yüksektir. Stresle başa çıkma becerileri düşüktür, günlük stres faktörlerini bile tehdit edici olarak algılayarak en ufak bir başarısızlıkta çabuk demoralize olurlar.
 
Duygusal dayanıklılık, duyguları tanımak, farklı duygu durumları ile baş etmeyi bilmek, empati kurabilmek ve duygularının etkisinde kalmadan çözüm üretebilmektir. Duygusal dayanıklılık üzerinde kişilik özellikleri önemli bir etmen olsa da düzenli olarak uyguladığımız bazı stratejiler ile duygusal olarak daha güçlü ve iyi hissetmeniz mümkün.
 
İşte her gün düzenli uygulayabileceğiniz 7 strateji ve egzersizler:
 
1- Sosyal bağlarınızı güçlendirin:
 
Duygusal dayanıklılığı arttırmada sağlam arkadaşlıklar ve güçlü aile bağları oldukça önemlidir. Bir kişinin güvenebildiği bir destek sisteminin olması onun mutluluk düzeyini arttırdığı gibi depresyon ve kaygıdan da korur. Yapılan çalışmalar yalnızlığın sağlığı olumsuz etkilediğini, güçlü sosyal bağları olanların kalp sağlıklarının daha iyi olduğunu ve daha uzun yaşadıklarını göstermektedir.
 
Egzersiz: İyi bir arkadaş olma becerinizi arttırmaya çalışın. İlginizi çeken, sizi heyecanlandıran bir hobi kulübüne katılarak yeni arkadaşlıklar edinin.
 
2- Sınırlarınızı bilin:
 
‘Mükemmel olmadan Mutlu Olmak’ kitabının yazarı, Harvard Medical School öğretim görevlisi Alice Domar, kitabında aşırı stres yüklemesinden kurtulmak istiyorsak önce tabağımız dolduğunda fark etmemiz gerektiğinin altını çiziyor.
 
Egzersiz: 3 kategoriden oluşan bir liste hazırlayın. Bu liste, yapmanız gerekenler, yapmak istedikleriniz ve kesinlikle yapmak istemediklerinizden oluşsun. Listeden gereksiz ve önemsiz maddeleri çıkarıp delege edebileceklerinizi delege edin. Bu sayede zamanı daha iyi yöneterek kendinizi daha az stresli hissetmeye başlayacaksınız.
 
3- Strese ‘Hoşça kal’ diyin:
 
Stres zararlı değildir, tam tersine stres bizi başarmak için güdüleyen faydalı bir etkendir. Önemli olan stresi nasıl algıladığımız ve ona nasıl tepki verdiğimizdir. Derin nefes egzersizleri, meditasyon, yoga, Tai Chi gibi rahatlama tekniklerini düzenli olarak hayatınıza sokarsanız stresin modunuzu düşürmesini ve düşüncelerinizi yönetmesini engellemiş olursunuz. Bu egzersizlerle kaygı ve gerginlik düzeyiniz azalır ve iyi hissetme düzeyinizde artış yaşarsınız.
 
Egzersiz: Diyafram nefesinizi kullanmayı öğrenin. Genellikle pek çoğumuz nefesimizi tutuyoruz. Karın ve ciğerlerinizi şişirerek 4 kademede derin ve yavaş nefes alın ve aynı hızda 4 kademede verin. Artarda 4 defa tekrarlayın. Gün içinde birkaç defa yapın. Farkı hissedeceksiniz.
 
4- Şükran günlüğü tutmaya başlayın:
 
Kalifornia Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmaya göre şükran duydukları şeyleri kaydeden kişilerin, hayatındaki mücadelelerin kaydını tutan kişilere göre daha olumlu duygular taşıdıkları ve daha iyi hissettikleri saptanmıştır. Teşekkür etmek, karşınızdaki kişiye iyi geldiği gibi duyduğunuz şükranı ifade etmek size de iyi gelir. Hem zihnimize hem de ilişkilerimize olumlu yönde etki eder.
 
Egzersiz: Her gün 3-5 tane şükrettiğiniz şeyleri yazın. Sizin başınıza gelmiş iyi bir şey olmak zorunda değildir. Gazetede okuduğunuz güzel bir haber, havanın güneşli olması bile olabilir.
 
5- Kendinizi biraz gevşek bırakın:
 
Mükemmeliyetçilik sizi kaygı, depresyon, düşük öz güven ve bitmeyen suçluluk duygusuyla sarabilir. Bu yüzden mükemmel olmaya çalışmak yerine ‘yeterince iyi’ olmayı hedefleyin ve yaptığınız hatalardan dolayı kendinizi affedin. Aptalca bir hata yaptığınızı düşündüğünüzde, onu yok saymak ya da kendinizi suçlamak yerine, bunu kabul edip bundan ders almaya ve nasıl düzeltebileceğinize odaklanın. Sonra da bırakın gitsin. Yaşamaya devam edin.
 
Egzersiz: Kendinize ‘yeterince iyi’ bir iş yapmanın ‘yeterince iyi’ olduğunu ara ara hatırlatın. Çocuğunuzun okuldaki partisine kendiniz yapamasanız da hazır kurabiye götürmek de ‘yeterince iyi’dir unutmayın!
 
6-Birisi için bir şey yapın:
 
Birisi için yapılan iyilik içeriği ne olursa olsun kişinin kendi öz değerine katkı sağlar. Başkalarının içinde bulunduğu durumu anlamamızı ve başka bakış açılarından bakma becerimizi geliştirir. Ayrıca iyilik yaptığımız kişi karşılığında size teşekkür de ederse bu size kesinlikle iyi gelecektir. Kaybedecek hiçbir şeyin olmadığı bir deneyimdir.
 
Egzersiz: İş yerindeki bir arkadaşınıza karşılık beklemeden bir iyilik yapın. Gönüllü organizasyonlarda çalışın.
 
7- Bardağın dolu tarafına odaklanın:
 
Hedef hayatın ne kadar müthiş olduğuna kendini inandırmaya çalışmak, Pollyanna olmak değildir. Sadece hayatınızdaki olumlu şeylere odaklanmak ve problem gibi gördüğünüz bir şeyin olumlu sonuçlandığını hayal etmektir. Yapılan araştırmalara göre pozitif düşünen ve umudu olan kişiler iyi hissederler ve ölüm oranları daha düşüktür.
 
Egzersiz: İçinde bulunduğunuz problemli bir durumu düşünün. Bu problemin size öğrettiklerini düşünün. Ve olumlu sonlandığı birkaç senaryo yaratın.
 
Bu stratejiler ne zor ne de mucizevi. Uygulayın ve iyi hissetmenin tadını çıkartın.
 
Uzm. Psk. Manolya Özek Tatış

Diğer Blog Yazıları

İzmir Temel TA Eğitimi

Kişiliğin yapısında ne olduğunu açıklayan, kendimizi geliştirmeye ve değiştirmeye rehberlik eden Transaksiyonel Analiz Kuramı ışığında bir keşif yolculuğuna çıkmaya ne dersiniz? 😌   ℹ️Eğitim, Türkiye’de TA Kuramının ilk uygulayıcılarından ve Transaksiyonel Analiz Enstitüsü (TAE) kurucusu Uzm. Psk. Hülya Üstel Eleviş tarafından verilecektir.   📍Beyond Hotel, İzmir   📄Eğitimi başarıyla tamamlayan katılımcılara TAE onaylı katılım sertifikası […]

Afet Dönemlerinde Sosyal Medya Paylaşımlarının Etkileri

Maalesef ülke olarak çok kötü bir haftaya uyandık. Kahramanmaraş ve çevresindeki illerimiz önce 7,7 sonra 7,6 büyüklüğündeki iki büyük depremle sarsıldı. Öncelikle depremden direkt ya da dolaylı yoldan etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Yaralılarımıza acil şifa, kaybettiklerimize rahmet ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.   Hepimiz çok üzgünüz. Elimizden geleni yapmak ve bir şekilde […]

İç Seslerimizi Yönetmek

Yeni bir haftadan herkese merhaba. Geçtiğimiz haftalarda Ego (Benlik) Durumları kavramını detaylı bir şekilde ele almış ve bugün bir yetişkin olarak bu Ego Durumlarının, yani iç seslerimizin, aktif olduğunu anlatmış ve sizleri hangi iç sesinizin daha aktif olduğunu keşfetmeye davet etmiştik.   Bu hafta ise İç Seslerimizi fark ettikten sonra bu sesleri yöneterek yaşamımızı daha […]

İç Seslerimiz

Herkese merhaba. Geçtiğimiz hafta 5 farklı Ego Durumunun benliğimizin gelişimindeki etkisini ele almış ve hepsinin birer işlevi olduğunu bir örnek üzerinden açıklamıştık. Bu hafta Ego Durumlarına daha yakından bakacağız ve kendi stilimizde hangisini daha çok kullandığımızı yine bir örnek üzerinden keşfetmeye çalışacağız.   Diyelim ki yöneticiniz/müdürünüz bir gün sizi yanına çağırdı ve şirkette küçülmeye gittiklerini, […]

Neden ben Ben oldum?

Yeni bir haftadan herkese merhaba… Geçtiğimiz hafta benliğimizin oluşumunda Temas İletilerinin etkisinden bahsetmiştik. Bu hafta ise Ego (Benlik) Durumları kavramını sizlerle paylaşmak istedik.   Transaksiyonel Analiz Kuramı hepimizin içinde olan 3 farklı Ego Durumunu; Ebeveyn, Yetişkin ve Çocuk olarak tanımlar. Bu yaklaşıma göre her birimiz bugün birer yetişkin olsak da içimizde bir Çocuk Ego durumu […]

Ben kimim ve bunu nereden biliyorum?

Hiç kendinize “ben kimim ve bunu nereden biliyorum?” sorusunu sorduğunuz oldu mu? Hemen hemen herkes “ben kimim” sorusunu kendine sormuştur diye tahmin ediyoruz. Peki kim olduğunuzu nereden biliyorsunuz?   Bu haftaki yazımızda kimliğimizi ve kendimize dair sahip olduğumuz bilginin kaynağını Temas İletileri kavramı üzerinden açıklayacağız. Transaksiyonel Analiz Yaklaşımına göre insanın en temel ihtiyaçlarından biri temasta […]

21 Gün Kuralı

Yeni bir haftadan herkese merhaba, geçtiğimiz hafta yeni alışkanlıkları kazanmakta neden zorlandığımızdan ve bu konuda neler yapabileceğimizden bahsetmiştik. Kısaca özetleyecek olursak, yeni bir alışkanlık kazanmak için atabileceğimiz ilk adımın ihtiyacımızın ardında yatan gerçek motivasyon kaynağını belirlemek olduğunu, sonrasında ise bu ihtiyacımızı hayata geçirmek için küçük adımlar atabileceğimizi söylemiştik. Bununla birlikte, alışkanlıkları değiştirmenin, özellikle hayatımızda köklü […]

Yeni Alışkanlıklar

Yeni bir haftadan herkese merhaba… Geçtiğimiz yazının konusu kendimizle kurduğumuz iletişim biçimimizi değiştirmek ile ilgiliydi. Bu hafta ise aldığımız yeni kararları hayta geçirmekte neden zorlandığımızdan ve bu konuda neler yapabileceğimizden bahsedeceğiz.   İnsanlardan sık sık “alışkanlıklarımı değiştiremiyorum”, “hayatımda yeni kararlar almıştım ama hiçbirini uygulayamadım” gibi cümleler duyarız. Bu sorunlarla karşılaşmamızın ilk sebebi alışkanlıklarımızı değiştirmenin göründüğü […]

Kendimizle İletişim Biçimimizi Değiştirmek

Kasım ayının sonundan herkese merhaba… Yılın son ayına “Yeni Bir Yıl, Yeni Kararlar” konusuyla başlıyoruz. Hemen hemen hepimiz yeni bir yıla hazırlanırken koskoca bir yılın nasıl geçtiğini ve bütün bir yıl boyunca neler yaptığımızı değerlendiririz. Hayatımızda neler değişti, neler aynı kaldı veya değiştirmek isteyip de değiştiremediğimiz neler oldu diye bütün bir yılımızı gözden geçiririz. Bazen […]

Mobbing

Kasım ayının son haftasını işyerinde psikolojik şiddet konulu yazımızla sonlandırıyoruz. İş dünyasının “Mobbing” olarak nitelendirdiği bu kavram günümüzde çok sık karşılaştığımız ve sonucu istifaya, iş akdinin feshine veya tazminat davasına kadar varabilen bir durumdur. &nsbp; Mobbing, bir yöneticinin veya bir grup tarafından genellikle hedef alınan kişi veya kişilerin çalışmalarını engellemek, huzurunu kaçırmak, yıldırmak yoluyla gözden […]

Eşler Arası Psikolojik Şiddet

Büyük hayallerle ve umutlarla başlanılan evliliklerde ve ikili ilişkilerde zaman zaman inişler ve çıkışlar yaşanmaktadır. Farklı kültürlerde yaşayan iki insanın aynı hayatı ve evi paylaşırken fikir ayrılıklarına düşmesi ve tartışması oldukça normaldir. Önemli olan iki yetişkin gibi konuşup, karşılıklı birbirini dinleyip asgari müşterekte buluşabilmektir.   Günümüzde pek çok çift arasında psikolojik ve fiziksel şiddete rastlıyoruz. […]

Çocuklarla Şiddet (Terör) Hakkında Konuşmak

Dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan terör olayları yetişkinleri olduğu gibi çocukları da etkileyebilir. Terör, şiddet ve eylem haberlerinin yoğunlukla alındığı günümüzde, yetişkinler çocukların kendilerini güvende hissetmeleri için onlara destek olmalıdırlar. Çocukların olaylardan etkilenme dereceleri kişisel şartlara bağlıdır.   Eğer terör ve şiddet çocuğun gündeminde yoksa, merak ettiği ve sorduğu şeyler yoksa, gündemine almasını sağlayacak bilgi ve […]

Akran Zorbalığı

Yeni bir haftadan herkese merhaba… Bu haftaki konumuz çok sık karşılaştığımız bir psikolojik şiddet türü olan akran zorbalığı/şiddeti. Peki sıklıkla duyduğumuz bu kavram olan akran zorbalığı nedir?   Akran zorbalığı, çocukların ve ergenlerin akranları tarafından saldırgan davranış ve tutumlara maruz kalmasıdır. Zorbalık davranışı; kasıtlı olarak bir başkasına zarar vermek, sindirmek istemek, kendi istediğini yaptırabilmek için güç, […]

Psikolojik Şiddet

Kasım ayından herkese merhaba… Bu ay boyunca günümüzün en büyük sorunlarından biri olan Psikolojik Şiddet kavramını ele alacağız.   Bir başkasını sindirmek, aşağılamak, duygusal olarak incitmek ve onun üzerinde tahakküm kurmak amacıyla yapılan her davranış psikolojik şiddettir. Fiziksel şiddete kıyasla psikolojik şiddet, çok uzun bir süre kendini gizleyebilir ve mağdur belki de yıllarca şiddete maruz […]

Ben Diliyle Geri Bildirim

Yeni bir haftadan herkese merhaba… Ekim ayı boyunca geri bildirimin özelliklerinden, çocuğumuza, iş arkadaşlarımıza ve eşimize nasıl geribildirim vereceğimizden bahsettik. Bu ayki konumuzu bitirmeden önce, geri bildirimde en önemli yöntemlerden biri olan Ben Dilinin kullanımından bahsedeceğiz. Yargılamadan, eleştirmeden ve yalnızca karşı tarafın davranışının bizde yarattığı etkiyi ifade etmek geri bildirim vermenin en doğru yoludur diyebiliriz. […]

Z Kuşağında bir Ergenle Başa Çıkma Tüyoları

Az önce yine kaygılı bir aile çıktı ofisimden. Üniversitede okuyan çocukları kendi seçtiği bölümü sevmemiş okulu bırakmak istiyormuş. Bütün gün evde bilgisayar oynuyormuş. Özellikle anne çocuğuna etki yaratamamaktan onun böylesine atalet halinde olmasından çaresiz ve evladının geleceği için endişeli hissediyor. Bu hikâye eminim tanıdık geldi sizlere de. Belki siz de ders konusunda sürekli çatışırken buluyorsunuz […]

Geri Bildirim ve İleri Bildirim

Eskiler bir hareketi veya davranışı onaylanmadıkları zaman uyarıda bulunurlardı. “Ali’yi uyardım”, “Elif’in davranışının yanlış olduğunu belirttim” veya “patron tarafından eleştiri yağmuruna tutuldum” gibi cümleleri duymuşsunuzdur. Pek çok psikoloji yaklaşımında da bu kavramla sıkça karşılaşırız. Transaksiyonel Analizde” Temas İletileri” kavramına göre; her sağlıklı birey temas iletisi alabilir, verebilir, isteyebilir, reddedebilir ve kendi kendine verebilir. Alfred Adler […]

Ergenlik Döneminde Cinsellik

Eylül ayının son haftasından herkese merhaba! Geçen haftaki yazımızda ergenlik döneminin genel özelliklerinden ve kimlik karmaşasından bahsetmiştik. Bu haftaki yazımız, ergenlik döneminde cinsel kimlik oluşumu ve cinsel yönelim üzerine olacak.   Ergenlik döneminde salınımı hızla artan testosteron ve östrojen hormonları, bu dönemde cinselliğin önem kazanmasını etkileyen başlıca faktördür. Bununla birlikte, ergenlik dönemindeki bireyler ebeveynlerinden uzaklaşarak […]

Ergenlik Dönemi

Geçtiğimiz haftalarda, yaşamın erken döneminden başlayarak ergenliğe kadar olan üç gelişimsel dönemin (bebeklik, ilk çocukluk ve okul çağı) özelliklerini, bu dönemde ortaya çıkan çatışmalarla birlikte ele aldık. Bu yazımızın konusu, ergenlik döneminin özellikleri ve bu dönemin en büyük çatışması olan kimlik karmaşası.   Ergenlik dönemi, yaklaşık 10-12 yaşlarında çocuğun ergenliğe girmesi (puberte) ile başlayan ve […]

Okul Çağı

Yeni bir haftadan herkese merhaba… Geçen haftaki yazımızda okul öncesi dönemdeki üç gelişimsel dönemi ele aldık ve bu gelişimsel dönemlerin sağlıklı bir şekilde tamamlanmasının çocuğu okul yaşamına nasıl hazırladığından bahsettik. Bu haftaki konumuz, okul çağı olarak bilinen (7-11 yaş) ve Erikson’un “başarıya karşı yetersizlik duygusu” olarak adlandırdığı gelişimsel dönemin özellikleri olacak.   Bu dönemin başlangıcında […]

Gelişimsel Dönemler: Okul Öncesi Dönem

Yeni bir aydan herkese merhaba. Eylül ayı geldi, okullar açıldı, biz de bu ay sizleri okul öncesi dönemden yetişkinlik dönemine kadar gelişimsel süreçler hakkında bilgilendirmek istedik… İlk yazımızda okul öncesi dönemin (0-6 yaş) farklı periyotlarının gelişimsel özelliklerinden bahsedeceğiz.   Gelişim psikolojisinde, yaşamın erken döneminden itibaren farklı yaş dönemlerinin biyolojik, bilişsel, psikolojik ve sosyal özellikleri belirlenmeye […]

İletişim