İlişkisel İhtiyaçlar

Anasayfa » İlişkisel İhtiyaçlar

“İnsan ruhunda kalıcı hasara yol açan şey, travmanın kendisi değil, travma sırasında ya da sonrasında iyileştirici bir ilişkinin mevcut olmamasıdır. İyileştirici bir ilişki ise ilişkisel ihtiyaçların fark edildiği ve uygun biçimde karşılandığı ilişkidir” (Erskine, 1997, 1993/1997, Empatinin Ötesi, sayfa 123).

Bu cümleler çok önemli ve terapinin özünü anlatma gücüne sahipler. Aklıma Zülfü Livaneli’nin bir şiirinde 2 dize geldi:

Dünyayı güzellik kurtaracak

Bir insanı sevmekle başlayacak her şey (Zülfü Livaneli)

 

İşte böyle canlılarız ve sevginin ve ilişkinin kurtarıcı gücünü çok farkındayız.

 

İlişki ihtiyaçlarının ve onlara karşılık gelen duygusal yanıtların doğasını anlamak ve tanımak, elbette terapi becerisinin önemli yanlarından biridir. Danışanına tamamıyla uyum sağlamış bir terapistin, danışan için belli zamanlarda öne çıkan ilişkisel ihtiyaçların farkında olması ve bunlara uygun biçimde yanıt verebilmesi gerekir. İlişkisel ihtiyaçlara ve bunların terapi süreci ile ilişkisine bakmak istiyorum.

 

İlişkisel ihtiyaçları 8 ana başlıkta toplayabiliriz

 

Güvenlik

Kişinin, bir ilişki içinde de hayatta kalabilmeye ve güvende olmaya ihtiyacı vardır. İlişkinin gerçekten kendimiz gibi olabileceğimiz, karşı tarafın bize duyduğu saygı ve sevgiyi yitirme korkusu duymadan kendimizi tamamen ortaya koyabileceğimiz bir şey olduğunu bilmek önemlidir.

 

Güvenlik, terapistin sözel olarak ifade ettiği güvenceden daha fazlasını gerektirir. Kişinin savunmasızlıklarının takdir edildiğine ve korunduğuna dair içgüdüsel bir tecrübedir. Bu saygı ve koruma duygusu da öncelikle, terapistin tecrübe ettiğimiz her şeyi insani ve doğal olarak anladığını, kabul ettiğini ve gördüğünü hissetmekle ortaya çıkar.

 

Değer Verme

Değer görme, önemsenme ve kıymetli görünme ihtiyacı, her türlü ilişkinin apaçık birer parçasıdır. Anlaşılmak ve bu anlaşılan şey nedeni ile değer görmekle ilgili bir ihtiyaçtır. Ne şekilde anlaşılmak? Elbette bütünüyle anlaşılmak gerekli değildir. Hiç kimse bir diğeri ile ilgili her şeyi anlayamaz, insan kendini bile bütünüyle anlayamaz! Benim kim olduğumu, ne yaptığımı ya da nasıl hissettiğimi bir şekilde anlayamazsan, bana nasıl değer verebilirsin?

 

Terapötik bir ilişkide, değer görmeye yönelik ilişkisel ihtiyaçlar, terapistin danışanın sözlerinin, düşüncelerinin, hislerinin ve davranışlarının işleyişine değer vermesiyle karşılanır. Terapist, danışanın yaptığı her şeyin bir işlevi, amacı ve o amacın da bir değeri olduğu bilir ve teyit eder.

 

Kabul

Her çocuğun tutarlı, güçlü ve koruyucu bir ebeveyn tarafından kabul edilmeye ihtiyacı vardır. Çocukken her birimiz ebeveynlerimize, büyüklerimize, öğretmenlerimize ve akıl hocalarımıza hayranlık duyup güvenme ihtiyacı duymuşuzdur. Koruma, cesaret ve bilgi alabileceğimiz hayat arkadaşlarına ihtiyacımız olmuştur. Maalesef bu ihtiyacı karşılanmayan birçok insan için bu durum, varoluş süreci içinde zorluk çıkarmaya devam eder.

 

Terapist, tutarlı ve güvenilir kimliğiyle danışana odaklıdır. Buradadır, üstelik dün kimse bugün de odur ve yarın da o olmaya devam eder. Destekleyici, koruyucu ve kabul edicidir.

 

Karşılıklılık

Karşılıklılık ihtiyacı, kendini sizin yerinize koymuş biriyle olma ihtiyacıdır. Bu ihtiyaç her şeyi tamamen açıklamak zorunda olmamak, hissettiğimiz/söylediğimiz/yaptığımız şeyleri hissetmiş/söylemiş/yaşamış biriyle olmak ve anlaşılmak ihtiyacıdır.  Karşılıklılıkla birlikte gelen onaylanma ve doğrulanma hissi de tam olarak neden bahsettiğimizin anlaşıldığına işarettir.

 

Terapide danışan, terapistin gerçek yaşam sorunlarıyla başa çıkmak zorunda kalmış gerçek insan olduğunu ve hatta tıpkı kendisi gibi ağlamış ve acı çekmiş, “normal” bir insan olduğunu hissetmeye zaman zaman ihtiyaç duyar.

 

Benlik Kavramı

Bir ilişki içinde benlik tanımı ihtiyacı, kişinin kendi eşsizliğini tecrübe ve ifade etmesi ile karşısındaki kişinin, bu eşsizliği takdir etmesi ve ona saygı duyması ihtiyacıdır. Bu, kimi açılardan karşılıklılık ihtiyacının tam tersidir; benzer olma ihtiyacının aksine, farklı olma ihtiyacıdır.

 

Terapist benlik tanımı ihtiyacının fark eder ve danışanın örüntüsünün farkında olur ve farklı olmakla kendini tanımlamış bir danışanın, bu yönünü desteklenmek yerine normalleştirir, diğerleriyle aynı olmakla kendini tanımlamış bir danışanın farklı yanlarını bulup görünür kılar.

 

Etki Yaratmak

Tüm anlamlı ilişkilerin özünde, diğer kişi üzerinde etki yaratmak yatar. Psikolojik sağlık ve büyüme, başkalarıyla etkileşim halinde gerçekleşir. Başka birinin ilgisini ve dikkatini çekebilme, o kişinin duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını etkileyebilme hissi mevcut olmadığında, ilişki boğucu ve küçük düşürücü algılanabilir. İnsanlar ilişkilerinde etki yaratabilmek için mücadele ederler.

 

Terapide danışan, terapist üstünde etki yaratma ihtiyacı hisseder. Terapist, danışanın söylediklerinden, yaptıklarından ve hissettiklerinde etkilenir. Ancak terapistin, bu etkiyle profesyonel biçimde başa çıkması ve danışana verdiği tepkiyi, onun büyümesine ve sağlığına hizmet edecek şekilde kullanması gerekir.

 

Karşı Tarafın Başlatması

İletişimi ilişkideki diğer kişinin başlatması ihtiyacıdır. İlk hareketi benim yaptığım, her şeyi benim başlattığım, ilk adımı daima benim attığım tüm ilişkiler zaman içinde acı verici olmasa da yetersiz bir hal alır. Karşımdakinin benimle kalmak için inisiyatif alması bana önemsendiğimi hissettirir.

 

Terapi sürecinde de danışan, zaman zaman terapistin inisiyatif almasını ve gündem belirlemesini önemsenme olarak deneyimleyebilir. Terapistin bu ihtiyacı uygun zamanda ve gerçekten inisiyatif almasına gerek olan durumlarda karşılamaya duyarlık göstermesi gerekir, sık ve uygunsuz olduğunda danışanda öfke yaratabilir.

 

Sevgiyi İfade Etmek

Tüm yakın pozitif ilişkilerde, insanlar birbirinde önemsemeyi, sevgiyi, saygıyı ve minnettarlığı tecrübe ederler. Bu duyguları ifade etmek, ilişkisel bir ihtiyaçtır, bunu yapmamak, kişinin bir kenara çekilip içsel tecrübesini inkar etmesini- ve ilişki içinde benlik tanımından kaçınmasını gerektirir. Seninleyken kim olduğumun bir parçası da seninle ilgili hissettiklerimdir, tam anlamıyla temas halinde olacaksam, bu sevecen duyguları ifade edebilmem gerekir.

 

Temas halindeki ilişkiyi barındıran bir terapi, tüm insan ilişkilerinin en yakın ve samimi olanlarından biridir ve danışanın, terapiste karşı güçlü duygular hissetmesi çok doğaldır. Terapistin bu duygulara uygun ve danışanının yararına olacak tepkiler vermesi gerekir.

 

Uzm. Psikolog Hülya Üstel Eleviş

 

 

Kaynak:

*Empatinin Ötesi, 2015, Richard Erskine, Janet Moursund, Rebecca Trautmann, Nobel Yayıncılık, İstanbul.






    İletişim